4 Şubat 2014 Salı

İŞÇİ SINIFINDAN ve HALKTAN KOPUK BİR SANAT DÜŞÜNÜLEMEZ

İŞÇİ SINIFINDAN ve HALKTAN 
KOPUK BİR SANAT DÜŞÜNÜLEMEZ

03 Şubat Pazartesi akşamı Direnkazova-DİH mağazasının alt katındaki kültür merkezinde Kazova İşçileri ile bir araya gelen Ezgi Bakçay Sanat Semineri Grubu, sanat, siyaset ve direniş ilişkilerini tartıştıkları bir seminer yaptı.

Hem Kazova işçilerinin verdikleri mücadeleyi kendi ağızlarından dinleme fırsatı buldular hem de direniş sürecinde sanatçılarla nasıl bağ kurduklarını tartışarak eğitim çalışmalarını sahaya taşımış oldular.  

Saat 19.00’da başlayan seminerde Ezgi Bakçay, politik sanatın yeni tanımını tartışacağız diyerek sözlerine başladı. Kazova İşçilerinin nasıl direnişe başladığını anlattı. Av. Behiç Aşçı ve işçiler direnişin hangi aşamalardan geçtiğinden bahsederek, başlarından geçen olayları anlattılar.

Seminere katılanlar özellikle, neden 94 işçiden, 12 işçinin kaldığını sordular. Aşçı, ‘’21. Yüzyılda kapitalizmin en azgın aşaması olan emperyalizmin dünyada hüküm sürdüğünü ve bizim gibi yeni sömürgeleştirilmiş ülkelerde sınıf bilincinden söz etmenin imkânsız olduğunu söyledi. Patrona, polise, savcılara ve hâkimlere karşı verilmiş bir direniş olduğunu ve işçilere şu an patronları tarafından açılmış olan 3 ayrı davanın olduğunu söyledi. İşçilerin aç kalmamak için aile baskısına karşı da direndiklerini ve tüm bu olumsuzluklar karşısında korkuları, kaygıların, umutsuzlukların ön plana çıktığını ve 94 işçiden 12 işçinin direnmeyi tercih ettiğini’’ anlattı. Seminerin ilerleyen bölümünde katılımcılar işçilere sorular sorarak üretim, yönetim ve kooperatif hakkında sorular sordular. Sanatçılar, işçilerin patronları olmadan toplantılar yaparak kararları ortak alıp hayata geçirmesini ’’biz bir araya gelmek için bile bazen anlaşamıyoruz, birbirimizi yiyoruz’’ diyerek etkilendiklerini söylediler.

Seminere, Kazova İşçileri için kazak tasarımı yapıp, geçen hafta yaptıkları açılışta bunları defile ile sunan ve yine Küba Genç Milli Takımı ile BASK Bölgesi arasında yapılacak dostluk maçında Kazova İşçilerinin üreteceği formaları tasarlayan Halil Altındere’de katıldı.  

Altındere, Kazova İşçileriyle buluşmasını, ‘’onlar benim için bir ilhamdı. Daha önce Kazova direniş ve işgal fabrikasında Metin Yeğin’in büyük katkılarıyla bir defile yapılmıştı. Orada Yeğin ‘işgal et, diren, üret’ demişti. Bu sözler beni aşırı etkiledi. Ben tek başıma değildim. Pek çok sanatçı arkadaşımın da katkıları oldu. Açılışta da birlikte çalıştık ben önerilerimi sundum arkadaşlarda kabul ettiler’’ diyerek özetledi. Kendisinin aslında fazla bir iş yapmadığını, asıl emeğin işçilerin olduğuna vurgu yaparak, ‘’bizde bu direnişi daha fazla duyurabilmek için mütevazı bir katkıda bulunduk’’ dedi. 

Ardından hazırladığı bir sunumla daha önce yaptığı bazı çalışmaları izlettirdi. Sulukule’de Roman halkının TOKİ eliyle kentsel dönüşüm kapsamında nasıl yerinden, yurdundan edildiğine değindi. Orada yaşayan gençlerin oluşturduğu Tahribad-ı İsyan adlı rap grubunun bu kapsamda yaptığı şarkıya hazırladığı klip izlendi. Hemen ardından pek çok başka çalışmasının fotoğrafları izlendi. Soru cevap şeklinde, ilerleyen seminerde sanatçılar politik sanatın yeniden tanımının yapıldığını, sanatın işçilerden, halktan kopuk, elit bir tabaka için yapılamayacağını dile getirdiler.  Bundan sonra Kazova İşçileriyle sık sık bir araya geleceklerini, başka çalışmalar da yapmak istediklerini ve tüm bunları Kazova Kültür Sanat Komitesi ile en kısa sürede bir araya gelerek program çıkartacaklarını söylediler. Kazova İşçilerinin daha fazla duyulması için ellerinden geleni yapacaklarının sözünü verdiler. Saat 22.00’da sonlandırılan seminere 30 kişi katıldı.

KAZOVA DİRENİŞİ KÜLTÜR SANAT KOMİTESİ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder